Karnaval, günümüzde din adamları dışında uygulayanın fazla bulunmadığı Hristiyanlık geleneklerinden, Paskalya yortusundan önce 40 gün süreyle kırmızı et yenmeyen bir tür oruç dönemi olan ve Latince adıyla carnem levare (etten mahrum kalmak) döneminin arefesinde yapılan, aslında kilisenin karşı olduğu, putperestlik döneminden kalma bir gelenektir. Dindar Hristiyanların günümüzde bile Karnaval kutlamalarına karşı çıkmalarına rağmen yalnız Brezilya'da değil İtalya (Venedik Karnavalı), Almanya (Münih – Fasching) ve Amerika'da (New Orleans – Mardi Gras) farklı özelliklerde de olsa oldukça yaygınlaşmıştır.
Bu şenlik, her insanın ruhunda olan, yıl boyunca bastırılmış duygu ve içgüdülerini dışavurma ihtiyacından doğar. Tutkular, arzular ve neşe: bunların tümü bir tür yaşama sevinci ve zevk kutlaması karışımında birleşir, bütünleşir. Karnavalın Romalılar zamanında ve belki de daha öncesinde ilkbaharda doğanın yeniden canlanması şerefine yapılan ilkel şenliklerden kaynaklandığı yaygın inanıştır.
Brezilya'da ise Karnaval, her bölgenin özelliklerine uygun ve farklı şekillerde tüm ülkeyi etkisi altına alan bir şenliktir. Brezilya karnavalı, Portekizli denizcilerin keşifleri sırasında gördükleri ve yoldan geçenlerin üzerine evlerden dışkı, pudra ve yumurtalar atılan eski bir Hindistan geleneğini 16. yüzyılda kendi et yememe bayramı öncesi maskeli şenlikleriyle birleştirmeleriyle başlamıştır. Karnaval döneminde yapılan bir başka eğlence de yoldan geçen herhangi bir bahtsız kişiyi yakaladıktan sonra giysilerini çıkartmak, soğuk suya sokmak ve tekrar yola salıvermekti.
1904 yılına kadar toplumun düzenini bozduğu gerekçesiyle resmen yasaklanmış olmasına rağmen 250 yıldır farklı şekillerde olsa da süregelen Karnaval, zenginlerin fakirlere zorla yaptırdığı pislik banyosuna artan itirazlarla birlikte 1870 ile 1890 yılları arasında yavaş yavaş bu günkü anlamda karnavala dönüşüyordu: kulüplerde Venedik Karnavalından esinlenen maskeli balolar ve sokaklarda renkli giysilerle yapılan geçit törenleri. 1890lı yıllarda "zenci kulüpleri"ne göz yumulmasıyla birlikte yine aynı dönemlerde Avrupalı göçmenlerin getirdiği Polka ile Afrika ritimlerinin karışımından ortaya çıkan Samba'ya dönüşecek olan müzikler de bu şenliklerin bir parçası olmaya başladı.
1907 yılında Corso adı verilen ve arabaların resmi geçit yaptığı gösteri Rio karnavalının çehresini tamamen değiştirdi. Her ne kadar balo salonlarında yapılan şenlikler zengin beyazlar çok sükse yarattıysa da çoğunluğu zenci ve melez olan fakir halkın kendi müziklerini çalarak bu arabaların arkasından sokaklarda gezmesi bu şenliği dünyaca ünl6u bir halk şenliğine dönüştüren ana etmen oldu. Samba, 1917 yılında ilk defa bir müzik türü olarak kabul edildi ve ilk taş plak kaydı yapıldı. "Samba da Cidade Nova – Yeni Şehirin Sambası" adlı bu parça her ne kadar balo salonlarına uygun olsa da sokaklarda dansetmek için çok yavaş ritimliydi. Karnaval için vücudu kıpır kıpır oynatan bir müzik gerekiyordu.
1927 yılında bu müziği geliştirmek isteyen ve "Samba Hocası" olarak tanınan bir grup müzisyen, Estácio de Sá mahallesinde günümüzde devam eden Samba ritmini icat ettiler ve böylece ilk "Samba Okulu" nu kurdular. Onların ardından bir çok Samba Okulu daha kuruldu. Zamanında büyük yenilik olan otomobillerin resmi geçidi, rengarenk süslenmiş ve sadece karnaval için hazırlanmış büyük arabalara bıraktı yerini.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında birkaç kez sansüre uğrayan Karnaval şenlikleri hızını kesmedi ve 1960 yılında Turizm Bakanlığı'nın Karnaval şenliği için bilet satmaya karar vermesiyle yalnız neşe dolu Rio halkını değil tüm dünyayı eğlendiren muhteşem bir gösteri haline dönüştü. 1965 yılında resmi geçitin yapılması için özel olarak yapılan ve günümüzde de kullanılan Sambodrom'un açılışında tüm Samba okulları Rio de Janeiro'nun kuruluşunun 400üncü yılını kutlamak amacıyla bu şehri konu alan unutulmaz gösteriler yaptılar.
O günden bu yana en büyük değişiklik gitgide gelişen teknolojinin de gösterilerin bir parçası haline gelmesidir. Bir sonraki sayfada günümüzdeki Rio Karnavalı hakkında bilgileri bulacaksınız.